Suya ilk defa giriyor olmanız, sudan çok korkuyor olmanız, yaşınız, engelli olmanız… Neredeyse hiçbir başlangıç durumu eğitimin sonucu için bir olumsuzluk olarak kabul edilmez. Eğitimin sonucunu süreç belirliyor.
Kulübümüze başvuran hemen herkesin suyla ilgili bir derdi vardır. Bir öğretmen olarak size suyla ilgili olmusuz düşüncelerinizi yenmeniz için terapi yapmaya ne eğitimimiz var ne de yetkimiz. Size sadece hareketler yaptırabiliriz ki bu çok işe yarar.
Derslere gelen bazı öğrencilerimiz derslerin sonunda bizim kendilerini yüzdüreceğimizi düşünürler. Halbuki her zaman olan şey öğrencilerimiz kendileri yüzerler ama biz onlara yol gösteririz. Gösterdiğimiz yola girmekten kaçınan birini belli ölçüde heyecanlandırarak ya da iteleyerek o yola sokmaya çalışabiliriz. Daha fazlasına yetişkin bir insan izin vermez zaten.
Önerdiğimiz hareketleri yapmaktan kaçınan ya da alternatif hareketler öneren, bunları yaparken de doğal olarak çok kortuğunu söyleyen öğrencilerimiz bizim verdiğimiz eğitimi atlayıp kendi bildiklerini yapmaya başlamış olurlar. Zaten kendi bildiği işe yarayan kişiler hiç öğrencimiz olmuyor, kendi kendilerine yeteri kadar yüzme öğreniyorlar
Sürecin çok zor olduğunu kesinlikle biliyoruz. Ancak bir öğretmene mutlak itaat etmeden bu zorlu görevden başarılı çıkmanız mümkün olamayacaktır.
Gösterdiğimiz her yeni harekete herkes “çok zor” ve “ben bunu asla yapamam” der. “Başımı suya sokamama”, “nefesim bu kadar”, “ayağımı yerden kesemem”… bu yazıyı okuyan eski öğrencilerimizin çok büyük bir kısmının kendilerini hatırlayıp gülmeye başladıklarından emin olabilirsiniz.
Hiç kimse yanında bir yüzme öğretmeni varken boğulamaz. Su yutabilirsiniz, nefessiz kalabilirsiniz, suda çırpınabilirsiniz, suya batabilirsiniz. Bunların hepsi eğitim sürecinde olabilen normal durumlardır. Başınıza bu durumların gelmemesini istiyorsanız yüzme öğrenmekten de vaz geçmelisiniz. Ancak bu durumlara katlanırsanız ödülünüz de büyük olacaktır.
Çok çok nadir olarak her dediğimizi yapmasına rağmen istediğimiz sonucu alamayan öğrencilerle karşılaşırız ama bu sayı gerçekten çok çok azdır.
Kendi bedenini gerçekten yeteri kadar kullanamayan öğrencilerimiz de oluyor. Çok çalışmaktan başka çare yok. Ancak herkesten fazla tekrar ile yeterli kabul edilebilecek bir sonuç alınabilmektedir.
Bazen günlerce aynı harekette takılıp kalabilirsiniz. Morali çabuk bozulan öğrencilerimiz hemen bırakıveriyorlar çalışmayı. Bir yere kadar derste tutabiliyoruz bu durumdaki öğrencileri. Halbuki son dersine başlarken çok geride olan ama son dersinden sonra beraber denize gittiğimiz öğrencilerimiz var.
Derse tam olarak kendi arzusu ile başlamayanlar en zorlu süreci yaşadığımız öğrencilerimiz. Doktor tavsiyesi veya bir meslek için zorunlu olarak yüzme öğrenmesi gereken ya da ailesinin zorlaması gibi nedenlerle derse başlayan öğrencilerimiz çoğu zaman dersleri tamamlayamıyorlar. Kendinizi mecbur hissetmeden, kendi isteğinizle alacağınız dersler son derece verimli geçecektir.
Unutmayın ki öğretmenleriniz de birer insan. Bizler de yanlış tercihlerde bulunabiliyoruz. Bilgi ve tecrübemize dayanarak kararlar alıp uygulayacağız ve doğru sonuçlar vermesini bekleyeceğiz.